Tipik bir araba günlük hayatının 23 saatini otoparkta yatarak geçiriyor. Günde sadece 1 saat kullanacağın bir arabaya 40-50bin TL vermenin anlamı ne ?

​Yanıtı basit aslında. Araba sahibi olmayı bir statü göstergesi olarak görüyoruz. Mezun olursun, işe girersin, bir ev bir araba almak için yıllarca geri ödemek zorunda kalacağın borçlar altına girersin. Neden ? Çünkü 'onun arabası var, güzel mi güzel mi..'

 

Oysa ihtiyacın olan sadece istediğin anda bir yerden bir yere gidebilmek.

 

Araç paylaşım uygulamaları şu an hem türkiye'de hem dünya'da pıtrak gibi ortaya çıkıyorlar. Çok güzel bir şey. Çoğu araç (ya da yolculuk) paylaşım ağı aynı sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyor : araç paylaşımı için kritik eşiğe ulaşabilmek. 

 

Çalışma prensipleri genelde 3 modele dayanıyor :

1. arabanızı başka birine saatlik veya günlük olarak kiralıyorsunuz

2. gideceğiniz güzergahda başkalarıyla aracınızı paylaşıyorsunuz (yani arabanızdaki boş koltukları 'aynı yolun yolcuları'na kiralıyorsunuz)

3. Ticari şirketler aracılığıyla oluşturulmuş 'araba havuz'larına üye olarak ihtiyacınız olduğunda bu havuzdaki arabaları kullanabiliyorsunuz.

 

Türkiye'de mevzuatlar biraz karışık olduğundan, aracınızı kiralar ya da paylaşımı ticari amaçla yaparsanız muhtemelen korsan taksi damgası yiyebilirsiniz. Temkinli olmakta fayda var. 

 

Bununla bağlantılı olarak bir de 'otopark' paylaşımı diye birşey olduğundan bahsedelim. Kullanmadığınız park yerinizi saatlik olarak kiralayabiliyorsunuz. Büyük şehirlerdeki otopark probleminin çözümü için birebir ilaç!