top of page

Parasız mutluluk mümkün mü ?

İrlanda'da mümkün olduğunu kanıtlayan bir topluluk var!

 

 

(Beth Buczynski'nin http://www.shareable.net/blog/happiness-without-money-this-irish-community-proves-its-possible 'dan türkçeleştirdik)

 

Kutsal Kitap 'para bütün şeytanlıkların anasıdır' der. Herşeyin değerini ölçmekte kullandığımız, ama kendisi aslında değersiz bir kağıt parçası olan para, gezegenimizi kirleten, büyük eşitsizliklere yolaçan ve sayısız savaşa mazeret olmuş ekonomik büyüme isteklerinin arkasındaki ana motivasyon. İşleri karıştıran para olmasa, belki de daha basit bir yaşamımız olacaktı. Daha temiz, daha merhametli bir dünyada yaşayacaktık. Ama birçoğumuz için parasız bir yaşamı hayal etmek bile imkansız. İhtiyacımız olan hizmet ve ürünlere ulaşmak için paraya ihtiyacımız yok mu yani ? Parasız, hepimiz evsiz, aç ve çıplak kalmaz mıydık yani ?

 

Tam da öyle değil! Para icat edilmeden önce de yaşam vardı, ve Mark 'parasız adam' Boyle paranın icadından sonra da böyle bir yaşamın mümkün olduğunu kanıtlıyor. Evet, hem de bu 21.yüzyılda! Minik bir maden veya kağıt parçası yerine, armağan ekonomisini benimseyenler, bir şeyin değerini ifade etmenin, alış-verişin ya da sahip olmanın daha iyi yolları da olabileceğinin farkına varıyorlar. Parasız bir sistemde, enerji zaman ve beceriler yeni para birimi yerine geçiyor. Bu üç şey (enerji, zaman ve beceri), herkesin doğal olarak sahip olduğu, ve katılımın ve zenginliğin önündeki engelleri kaldıran şeyler. 

Boyle, arkadaşları Thomas Smith ve Jesse Pasteiner'la birlikte -- sadece hayatta kalmanın ötesinde -- refah bir hayatın da sürdürülebileceğinin yaşayan kanıtları. 2013 yılında bu üç arkadaş İrlanda County Galway'de 'An Teach Saor' (İrlandacada 'Özgür Ev')'i kurdular. Ve bu bir senede de, ihmal edilmiş ve kendi haline bırakılmış 3 ar'lık bir araziyi Permakültür'ün kanıtı haline getirdiler. 700 ağaçlık bir koru, bir fındık bostanı, fidanlık, tarım alanı, doğal kovanlar, mantar kütükleri, yağmur suyuyla beslenen tarlalar, doğal gübrelik, taş ev ve daha fazlasını kurmayı başardılar. Bu üçlü kendilerini ziyarete gelenlerle, komşularıyla ya da doğal yaşam sevdalılarıyla elele vererek tüm bunları da başarıyla devam ettiriyorlar. 

Bu bir yıllık başarıdan aldıkları cesaretle, daha da büyütmek için bir imece fon kampanyası başlattılar. Planları, eski bir domuz ahırını (adını Mutlu Domuz koyacaklar) dinamik bir etkinlik alanına, eko-öğrenme merkezine ve parasız işletilen, ve cemaatlerinin bilgi paylaşımı yaptıkları, ve armağan ekonomisini daha iyi anlayıp öğrenecekleri bir pub'a çevirmek. Ve elbette, kendi biralarını da kendileri yapacaklar. 

Shareable.net An Teach Saor'un kurucularından Thomas Smith'le, projeyle ilgili, ve Irlanda'dan çok uzak olan bizlerin parasız yaşamın kanıtı olan bu mekanla neden ilgileneceklerini öğrenmek için konuştu : 

Shareable: Şu anda zaten 'Özgür Ev'de birçok parasız hizmet sunuluyor. Neden bir de 'Mutlu Domuz'u kurarak bunu büyütmeye çalışıyorsunuz ? 

Smith : Her ne kadar medya bunu sansasyonel bir şekilde 'parasız pub' diye yansıtıyor olsa da, bizim yaptığımız kendi birasını üretip sunan bir pub'ın çok ötesinde. Sürdürülebilir yaşam, armağan ekonomisi, doğal yapılaşma, permakültür, arıcılık, hikaye anlatma, doğal yiyecekler konusunda dünyanın en iyi öğretmen ve düşünürlerini buraya getirmeyi ve insanların yeni beceriler kazanmasının önündeki finansal engelleri aşmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Amacımız daha güzel bir dünya yaratmak, ve bugünkü ve gelecekteki çevresel sorunların önüne geçmek. O yüzden bu genişlemeyi büyük projemizin hayati bir parçası olarak görüyoruz. Sürdürülebilir yaşamla parasız eğitimi birleştirmeyi, öncü düşünür ve aktivistlerin fikirlerinin küresel çapa ulaşmasını ve bu değişimi küresel ölçeğe yayma ihtiyacı duyuyoruz.

 

Shareable: Bir çok kişi armağan ekonomisinin sadece ve sadece komün hayat sürenler arasında ya da gelişmekte olan ülkelerde çalışacağına inanıyor. Gelişmiş olan bir ülkede parasız yaşamak nasıl oluyor ?

Smith : Para aslında göreceli olarak çok yeni ve deneysel bir araç. İnsanlık tarihinin sadece son %1'lik bir diliminde hayatımıza giren bir araç. Armağan kültürünü, ki içinde bulunduğumuz dönemden önce zaten var olan bir şeydi, modern dünyaya yeniden yerleştirmek istiyoruz. Durdurulamaz bir güç olacak. Manken, sinema oyuncusu ve armağan tabanlı sosyal bir uygulama olan Impossible'ın kurucusu Lily Cole, her geçen gün yaşamımız daha da ticarileşse de, armağana dayalı ilişkilerin GSMH'da çok daha büyük bir yer tuttuğunu savunuyor. Wikipedia, dünyanın en büyük 5. websitesi örneğin, bunun en büyük kanıtı. El'den El'e (P2P) değişime olanak sağlayan topluluklar, Ubuntu/Linux gibi açık kodlu işletim sistemleri, imece fon, araç paylaşımı uygulamaları bunun diğer kanıtları. Shareable.Net de mesela buna dahil.

Armağan kültürü her seviyede çok iyi işliyor. Birlikte yaşayan topluluklardan küresel son teknoloji ortamlara kadar. Buna 'armağan kültürü' adını vermemiz bile, paranın bizim yaşamlarımızdan ne kadar çok derinliği ve zenginliği götürmüş olduğunun bir göstergesi. Çünkü zaten doğada genel olarak, ve de gerçek toplumlarda armağan ilişkileri organik ve doğal olarak var olmakta ve bu tür etiketlere ihtiyaç duymamakta. Evrenin temelinde yatan bir hareket aslında.

Armağanlar, takasa dayalı değiş-tokuşların ötesinde birşey. Hemen bir geri dönüş göremeyebilirsiniz. Ama, armağanların mucizevi bir eninde sonunda sizi tekrar bulma ruhu var. Mark da, son üç yılını parasız yaşamış biri olarak bunu bizzat deneyimledi. 

Eğer Boyle, Smith veya Pasteiner'e bu hedeflerinde yardım etmek isterseniz hikayelerini siz de paylaşın. Maddi destek içinse, imece-fon kampanyaları üzerinden olabilirsiniz
bottom of page